21 Temmuz 2017 Cuma

Seçimler İçin Murphy Yasaları


"Yeterli eğitimi ve parası olmayan seçmen, kendisine en kolay ulaşan adayı destekler."

Çevrenize baktığınızda gördükleriniz hoşunuza gidiyor mu? Tüm sorular gibi bunda da iki yan var, birincisi bulunduğunuz noktadan görülebilecek nesnel gerçekliğin kendisi, ikincisi de tüm bilgi ve deneyim birikiminizin süzgecinden geçerek zihninize düşen yansıma, gerçeklik algınız. Gerçeklik algısında duyular kadar aklın da belirleyici olduğuna, dünyayı beynimizle gördüğümüze kuşku yok. Beyin duyusu kavramı bu konuyu oldukça iyi açıklıyor. (1) Benzer biçimde, dünyanın sanatsal bakışla algılanması için sanat duyusu kullanılabilir. (2)

Doğayı, toplumları ve insanı anlamak için onların davranışlarını belirleyen kuralları anlamaya çalışıyoruz. Teknik alanlarda geçerli olduğu söylenebilecek Murphy yasalarının başka konulara uyarlanmasıyla ilgili denemeler yaparak sosyal bilimler (3), gezi parkı (4) ve edebiyat (5) için örnekler vermiştim.

Uzun süredir aklımdaydı. Türkiye'nin geleceğini belirleyecek önemli bir seçimin öncesindeyken, yöneticilerin yerleştirilmesi süreciyle ilgili yasaların sözünü etmek istedim. Demokrasi deyince akla ilk seçimler geliyor. "Sandık kutsaldır" diyerek bunu kendi güçlerini göstermenin ve çıkarlarını korumanın ilkesiz bir yöntemi olarak görenler de, "seçim çözüm olamaz" yaklaşımıyla oy oranlarında hiç yer almayanlar da olabiliyor. Seçmenin özgür iradesinden söz edilecekse, oy kullanmamak da olan seçeneklerin yadsınması anlamına gelecek bir karar olarak görülmelidir. Ancak katılım oranındaki düşüşler, tepki olarak oy kullanmayanların çeşitli biçimlerde sandığa gitmeyenlerden ayrılmaması, daha da önemlisi sistemin mekanizmalarının durmamasını sağlayacak önlemlerle  her zaman kendini koruması nedeniyle hissedilir bir etki olarak görülmüyor.

Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı yayımlanınca seçim süreci resmen başlamış oluyor.

"İlk oylaması 10 Ağustos 2014 Pazar günü, ilk oylamada geçerli oyların salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde ikinci oylaması 24 Ağustos 2014 Pazar günü yapılacak olan Cumhurbaşkanı Seçimi nedeniyle aday gösterilenlere ilişkin itirazlar Yüksek Seçim Kurulunca karara bağlanmış olup,
- Ekmeleddin Mehmet İHSANOĞLU,
- Recep Tayyip ERDOĞAN,
- Selahattin DEMİRTAŞ’tan
 oluşan “KESİN ADAY LİSTESİ”nin 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 10. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 11 Temmuz 2014 Cuma günü Resmî Gazete’de yayımlanmasına karar verilmesi gerekmiştir." (6)

Belirlenen tarihe dek adayların, partilerin, devlet kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin, basının ve bireylerin yapacakları (veya yapmayacakları) çalışmalar, alacakları tavırlar, bilinen ve bilinmeyen pek çok küçük etkenin toplamı, kişilerin kararlarını etkileyecek. Oy kullanacak 53 milyon 17 bin 214 seçmen (7) sonucu belirlemiş olacak. Nesnel bilgi ve gerçekler mi, başkalarının yaşamlarını etkileme gücünü elinde tutanların istekleri mi öne çıkacak? Seçim gerçekten temiz olacak mı, yoksa geride kuşkular mı bırakacak? Seçim öncesinde ve sonrasında bunlar epey tartışılacak. 10 Ağustos'ta olmasa bile, 24 Ağustos sonrasında bir aday seçilmiş olacak. Oy kullanan kullanmayan, ona oy veren vermeyen, seçimlerin temizliğine inanan inanmayan herkesi temsil ediyor sayılacak.

12 Eylül 2014'te Türkiye'nin cumhurbaşkanı kim olacak?

1923'ten 2007'ye dek on cumhurbaşkanı görev yapmış. Bu yıl görevi bırakacak olan Abdullah Gül on birinci cumhurbaşkanı. (8)

Bu dönemde dünya çok değişti. İkinci Dünya Savaşı, Amerika Birleşik Devletleri, NATO, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Varşova Paktı, Çin Halk Cumhuriyeti yıllarındaki soğuk savaş, ABD'nin Vietnam, SSCB'nin Afganistan çıkmazları, duvarların yıkılması, yeni dengeler kurulması. Bunların hepsi bu dönemde gerçekleşti. Türkiye de iç ve dış koşulların etkisiyle birçok değişim yaşadı.

Dünya kaynaklarının paylaşımındaki uyuşmazlıklar savaşların temel nedeni oldu. Sınırların güçlü olduğu dönemlerde sosyal eşitlik gözetme, kültürel gelişmenin önünü açma, inançlara saygı, insana değer verme, nefreti dışlama yaklaşımları ekonomik ve politik bir üstünlük sağlamaya katkıları olduğu ölçüde benimsendi. Küreselleşmeyle ve teknolojik gelişmelerle kurulan yeni dengeler üretim ve paylaşım sistemlerini değiştirdi. Çalışanların üretilen zenginliklerden aldıkları pay azaldı. Serbest piyasa sevdasına Küçük Amerika olma umuduyla düşen Türkiye de bu gelişmelerin bir parçası oldu.

Türkiye'deki demokrasi oyununu pek anladığımı söyleyemem. Aklımdaki ilk seçim, sonuçları radyodan öğrendiğimiz 1965 genel seçimleri. Ben yedi yaşındaydım ve Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ın ya da Beşiktaş'ın bir maçında atılan ve yenilen gollerin bıraktığı izden farklı değildi dinlediğim sandık sonuçlarının etkisi. Sonrasında çok seçim izledim. Pek çoğunda oy kullandım. Seçimlerle gelen yönetimlerin temel nitelikleri değişmese de sonuçların önemli olduğunu, seçmen oyları sandıkta "Biz buradayız, bizi dikkate alın" dedikçe seçilenlerin daha farklı davrandığını gördüm.

"Bal tutan kavanozu götürür."

Bu bir Murphy yasası değil. Ama günümüzde yeni atasözleri sözlüklere ekleniyorsa orada yer alabilir. "Malı kamyonla götüren, yasayı torbayla getirir" gibi benzerleri de eklenebilir. Seçmenler gerçek özgür iradelerini ve gerçek güçlerini gördükleri zaman sözlükler yeniden yazılabilir.

Osmanlı tarihi boyunca seçimle gelen bir padişah var mıydı? 21.yüzyıl Türkiyesi'nde halkın seçeceği bir cumhurbaşkanı seçimle gelen ilk padişah olabilir mi? Temel hak ve özgürlükleri, anayasayı yok sayıp kendi doğrularını dayatabilir mi?

Üç aday var. İlk turda olmasa bile ikincisinde biri seçilecek. Her adayın Türkiye'ye farklı bir bakışı var. Ekmek için Ekmeleddin, pasta için Erdoğan, özgürlük için Demirtaş mı aday? Her biri kendini ne kadar, nasıl anlatabildi? Oy kullanacak on milyonlarca seçmenin ne kadarına, hangi olanaklarla ulaşabildi?

Keşke özgürlük otobüsleri Türkiye'nin her yerine gidebilseydi. Aynı toprakları paylaşmanın gücü ve içtenlikleriyle birleşen tüm iyi insanlar, gerek duyan herkese ulaşabilseler, onların yanında olabilselerdi. Bağırıp çağırmak, oy istemek için değil, onların yaşamlarını gerçekten iyileştirmenin yolunu açmak için.

Günümüz toplumları geleceği hızla tüketiyor. Yalnız çocuklarımızın değil, torunlarımızın kaynaklarını bile acımasızca kursağımıza indiriyoruz. 2023'leri, 2073'leri hedefleyen büyük projeler aslında sonumuzu getiriyor.

Toplumlarda uçurumlar büyüyor. Çevreye ve evrensel değerlere duyarlı olabilme ayrıcalığına ulaşmış kesimlerle dışarıdakiler sanki ayrı dünyalarda yaşıyor. İnternet'le bilgi, resimler, videolar dağılıyor, her yere varamıyor. Toplumun her yanına ulaşacak gezici halk evleri projesi olabilir mi? Yemek de dağıtan, teknolojik ve sosyal eğitim veren, eğlendiren, beden ve ruh sağlığına, sanata katkısı olan, kadını ve erkeği aynı ilkelerde buluşturan gezici "Özgürlük Otobüsleri". Olabilir mi? Bir "Gezici Kent Enstitüleri" projesi? Altmış yıl sonrasıyla insanları oyalamak yerine, 2073'ten ve 2023'ten önce tamamlanmış olacak Avrupa Birliği Horizon 2020 Programı kapsamında bir proje hazırlayarak Türkiye'nin her yerini dünyanın en gelişmiş ve özgür topraklarına bağlayacak çalışmalar yapılabilir mi?

12 Eylül 2014'te Türkiye'nin cumhurbaşkanı kim olacak?

Ahmet Kardam "Batı’nın temsili demokrasilerinde seçimler yasama organlarına hangi partinin ne kadar temsilci sokacağını belirlemenin aracıdır" saptamasını yapıyor. (9)

Cumhurbaşkanlığı seçimi biraz farklı. Türkiye'yi kimin temsil edeceği oylanmış olacak. Bu yetkiyi hiçbir oy oranı tek başına veremez. Seçilecek kişinin bu topraklarda yaşayanların tümünü kucaklaması, ancak böyle birinin seçilmesi zorunluluktur.

12 Eylül 2014'te Türkiye'nin 12 Eylül karanlıklarının kapanmış, özgürlüklerin ve güzel günlerin önünün açılmış olmasını diliyorum.

....

Yazının girişinde yer alanla birlikte seçimler için Murphy yasaları aşağıda.



"Yeterli eğitimi ve parası olmayan seçmen, kendisine en kolay ulaşan adayı destekler."


"Bir seçmenin kendi çıkarlarını savunan adaylara oy verme olasılığı, ekonomik durumu ve aldığı yardımlarla ters orantılıdır."

"Bir seçmenin verdiği oyun çocuklarının geleceği için doğru seçim olması ancak evrensel hukuk, insan hakları ve özgürlük konularında temel bilgileri kavramış olmasıyla mümkündür."

"Seçim kampanyalarının temel amacı evrensel hukuk, insan hakları ve özgürlük konularını unutturmaktır."

"Eğitim sisteminin temel amacı geniş seçmen kitlelerinin politikacıların gerçek yüzünü görmesini önlemektir."

"Seçim sisteminin temel amacı geniş seçmen kitlelerinin kazanacak kişiyi belirlediklerine inanmalarını sağlamaktır."


"Yalnızca yapılmış ilk seçim anketi gerçekten sonuçların önceden kestirilebilmesi için yapılmıştır."


"Bir seçim anketinin güvenilirliği, düzenleyen kuruluşun parasal gücü ve aldığı destek arttıkça azalır."


"Bir seçim anketinin doğru çıkma olasılığı seçmenlere duyurulma oranı arttıkça yükselir."

"Seçime katılan partilerin ve seçim anketi düzenleyem kuruluşların çalışmalarındaki bilimsellik ve nesnellik, elindeki malı alıcının ne istediğini dikkate almadan satan pazarlamacının ya da müşterisinin ürününü tüketicinin çıkarlarını önemsemeden yanıltıcı kampanyalarla tanıtan reklamcının nesnelliğinden fazla değildir."

"Seçim kampanyalarının, kamuoyu anketlerinin ve parti tanıtımlarının temel amacı, seçmenlerin ya gerçek çıkarlarını değil başkalarını savunan partileri desteklemesini, ya da bu sistem içerisinde olumlu bir sonuç çıkmayacağı sonucuna vararak hiç oy kullanmamalarını sağlamaktır."

"Seçim yasalarının temel işlevi seçimlerdeki hukuksuzlukları gizlemektir."

"Basının temel görevi güçlü olanı desteklemektir."

"Televizyon yayınlarının temel işlevi bağlı olduğu grupların çıkarlarını savunmaktır."

"Yapılacak herhangi bir seçimde seçmenlerin çıkarlarına en uygun sonuçların yansıması, Murphy yasalarını kavrayanların sayısıyla doğru orantılıdır."

"Yalnızca seçim kampanyalarından etkilenerek karar veren seçmen, kendi çıkarları için en kötü seçeneği seçer."

"Seçmenin bir seçimde doğru seçeneği bulması, değerlendirme becerileri geliştikçe zorlaşır."


"Bir adayın seçilme şansı dürüstlüğüyle ters orantılıdır."

"Bir adayın seçilme şansı özgürlüğe, eşitliğe, insana, gelişmeye verdiği değer arttıkça azalır."

"Bir adayın seçilme şansı birikimi, bilimsel düşüncesi, duyarlılığı ve anlayışı arttıkça azalır."


1. Mehmet Arat, Beyin Duyusu, http://lalabeyoykuleri.blogspot.com.tr/2015/09/beyin-duyusu.html
2. Mehmet Arat, Sanat Duyusu, http://www.sanatlog.com/sanat/sanat-duyusu/
3. Mehmet Arat, Bir Cahilin Sosyoekonomik Notları: Sosyal Bilimler İçin Murphy Yasaları, http://lalabeyoykuleri.blogspot.com.tr/2015/09/bir-cahilin-sosyoekonomik-notlar-sosyal.html
4. Mehmet Arat, Yüreğinizdeki On Bıçak, http://blog.milliyet.com.tr/yureginizdeki-on-bicak/Blog/?BlogNo=429841&ref=fblike
5. Mehmet Arat, Edebiyat İçin Murphy Yasaları ve Struma, http://dergisanat.blogspot.com.tr/2016/01/edebiyat-icin-murphy-yasalar-ve-struma.html
6. Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı, Karar No : 3227 Karar Tarihi : 10/07/2014, http://www.ysk.gov.tr/ysk/content/conn/YSKUCM/path/Contribution%20Folders/Kararlar/2014-3227.pdf
7. Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Kaç Seçmen Sandık Başına Gidecek?, http://temizsecim.org/cumhurbaskanligi-seciminde-kac-secmen-sandik-basina-gidecek.html
8. Cumhurbaşkanlarımız, http://www.tccb.gov.tr/sayfa/cumhurbaskanlarimiz/
9. Ahmet Kardam, AKP'nin oy desteği ne yüzde 45, ne yüzde 43; yüzde 36!, http://t24.com.tr/haber/akpye-secmen-destegi-ne-45-ne-43-sadece-36,255487

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder